Perşembe, Mart 22, 2012

basit

naber?

bugün ilk profesyonel iş görüşmemi yaptım. sonuç tabi negatif. ama olsun ilkleri severim. o nedenle buraya not düşeyim dedim. bir şeyler yazasım var ama aklımı toparlayamıyorum. başka zaman görüşürüz.

tutsam şu karanlığı, tutsam da yırtsam.
ah elim tutuşmasa, elini tutsam.
susmasan konuşsan, sesini duysam.
tutsam güzel yüzünü, bağrıma bassam.*

*bu şarkıyı da çok severim.

Cumartesi, Mart 17, 2012

meraba cumartesi!

evde geçirilen bir cumartesi için gerekenler sevgili kardeşlerim :
---------------------------------------------------------------------------

Perşembe, Mart 15, 2012

yeter yıldırım demirören.

selamlar.
..
bursa'da kitap fuarı var şu sıralar. bu sene ben şunu farkettim ki ben her sene bu fuar dört gözle bekliyorum, koşa koşa gidiyorum sonra beklentilerimin enkazı altında kalmış bir halde eve dönüyorum.
..
bir kere şu fuarda neden sahaflar stand açmıyor? biri izahatını versin ya. 200'e yakın stand içinde sahaf sayısı ya 5 ya 6. yani bu ne demek? her stand aynı. hep aynı kitaplar, hep aynı yazarlar. zaten ben onların kitaplarını okumak istesem gider bi kitapçıya alırım. o kalabalığa girmeme gerek yok. her yerde varlar nasılsa. ama benim asıl aradığım daha önce pek rastlamadığım kitaplar, eski basımlar, adını duymadığım yazarlar. böyle olunca benim boynum bükülmesinde kimin boynu bükülsün?
..
indirim mevzusu var sonra. her yayınevi %20 indirim yapıyor kitaplarda. ama az yani bu oran. hali hazırda zaten idefix'de %15 indirim stabil. ki keza diğer pek çok internet satış sitelerinde de durum öyle. yani hadi sahaf bulamadım bari ucuz kitap alayım mantığı da işlemiyor. ve ben boynu bükük halden agresif bir hale paralel geçiş yapıyorum bu durumda.
..
bir de öğrenci olayı var ki ... efendim, şimdi okullar kitap fuarına tur düzenlemişler. iyi, hoş. ama yani 1. sınıf, 2. sınıf öğrencisini orada zaptetmek takdir edersiniz ki pek kolay değil. öğretmenleri de haliyle çareyi çocukları ikili sıraya sokup o şekilde gezdirmekte bulmuşlar. zaten ortam kalabalık. bi standtan diğerine geçicem. o da ne? tren şeklinde bir grup küçük insan. bir de görseniz; böyle şaşkın şaşkın etraflarına bakınıyorlar, bir yandan öğretmenleri "sırayı bozmaağ" diye çemkiriyor felan. kötü ya, yazık resmen o çocuklara. hiçbir şey anlayamıyorlar ki. kimsenin mi aklına gelmemiş en azından çocuk kitapları standlarını bir yerde toplamak acaba? merak ediyorum.
..
fuarın hali böyleyken ben de ancak 3-5 parça bir şey alabildim. gaza gelip 3 tane kpds kitabı almışım ki çıkışta "neyse ya sınavdan sonra satarım. tertemiz kitaplar nasılsa, iyi para verirler" diye aklımdan geçirirken yakaladım kendimi. bir insanın gazı bu kadar mı çabuk söner? bilinçaltım direkt sinyal vermiş, nasıl olsa bunlar çözülmeyecek diye. tey allahım!
..
ancak şu kitap ayracına bayıldım. bir yüzünde jaws'ın afişi, diğer yüzünde jailhouse rock'ın afişi. enfes.
..

Cumartesi, Mart 10, 2012

fırında tatlı tatlı kızardığı için adını utangaç mırnav koydum.

selam.
farkettim ki ben buralara uğramayalı 1500 yıl olmuş. "peki perse, bu 1500 yıl boyunca buraya iki satır yazmadın da daha önemli ne yaptın allasen?" diyebilirsiniz. ki ben olsam daha sert konuşurum.
peki neler yaptım? öncelikle biraz şehirdışına çıkıp ruhumu dinlerdirdim. zira çok yoruluyor malum. okula git, eve gel, dışarı çık, eve gel, ye, iç, devir totoyu yat. bunlar hep ruhu yıpratan şeyler. neyse. her şey çok güzeldi.
şimdilerde ise nedense 3.5 yıldır doğru düzgün hiçbir aktivede bulunmadığım sınıf arkadaşlarımla bi sosyallik içindeyim. birlikte gezmeler, yemekler, içmekler, oyunlar ve sonsuz planlar. sonumuz hayır olsun.
haftaya üds var. ve ben hala evde kendi çabamla hiçbir şey yapmadım. haftasonları kursta ne yaptıysam bugüne dek elimde olan o. bi de utanmadan gazeteden kupon felan biriktiyorum. kpds kitap seti alıcam da sınav kazanıcam. tey allahım. artık kendimden ve yapabileceklerimden ürküyorum.
bugün kitap fuarı başladı. pazartesi keşfe gitme niyetindeyim. şöyle erken saatlerde, pek kimseler yokken gidip derin araştırmalar yapmak hedefim. kendime ve kredi kartıma güveniyorum. tanrı bizi kutsasın.
mütemadiyen dizi izliyorum. artık beynimdeki dizi-sezon-bölüm korelasyonu tanımlanamaz bi halde.
daha önce bunu farkettiniz mi bilmiyorum ama birbirlerinden nefret eden insanlar en çok birbirlerine benziyor.
hoşçakalın.
not: ben bunları yazarken tv'deki çizgifilmde aynen şu cümle geçti. kafamda dönüp duruyor. "fırında tatlı tatlı kızardığı için adını utangaç mırnav koydum".
alla alaaaaa.