Pazartesi, Kasım 11, 2013

Hazır mıyız gençler?

- Buraya bir şeyler yazmadıkça daha da yazmayasım geliyor. Ve böyle olmasını istemiyorum.

- Küçük şeylerden mutlu olmayı öğrendim. Şaka şaka ... Hala öğrenemedim. Ama yine de hayatımın hiçbir döneminde sinemaya gittim diye bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum.


- 2 aydır ilk defa içinde domuz eti olmayan bir pizza gördüm. Ve bittabi yedim. İçki içip domuz eti yemeyişimin hikmetini hala çözebilmiş değilim. Bu hususlarda nasıl bir mentaliteye sahibim ben de anlamadım.

- Türkçe kitap okumayı özledim. Buraya yeterince kitap getirmeyerek hayatımın hatasını yapmışım da haberim yokmuş. Vay le le !

- Sırt çantamla beraber yaklaşık 15 gün sürecek bir geziye çıkıyorum çarşamba günü. Ya çok güzel olacak ya da perperişan bir halde geri döneceğim. Umarım ilk seçenek gerçekleşir.

- Bugün burada bayram. 2. Dünya Savaşı'nın bitişini kutluyorlar. Haliyle her yer kapalı. Eppeksiz kaldım. 

- Günlerdir şurdan 1 saat mesafedeki Mont Saint Michel'e gitmeye çabalıyorum. Lakin uyuyakalmaktan gidemiyorum. Scheisse !

- Bazı şeylerin ne kadar değerli olduğu kaybedilince anlaşılıyormuş gerçekten. Öğrendim. 

-  Facebook'a yıllar sonra geri dönüşüm garip oldu. Hala hiç bir akrabamla arkadaş değilim. Ne zamana kadar bu şekilde kaçabileceğim, hep birlikte göreceğiz.

- Geçen ay garda evsiz bir Türk'le tanışmıştım. Necdet. Baya da musallat olmuştu kendisi. O nedenle aramıza set çekip gördüğüm yerde ölü taklidi yapıyordum. Geçen gün  de yolda yürürken birden "maaavi maaavi masmaviiii, gözleri boncuk maaavii" dizeleri kulağımda çınladı. "Noluyo yea?" derken bir de baktım, Necdet. Bi sokak müzisyenin elinden mikrofonu almaya çalışırken bir yandan da şarkı söylüyor. Günlerce aklıma o sahne geldikçe güldüm. Burdan ayrılırken tüm mal varlığımı Necdet'e bırakmaya karar verdim. (Mal varlığım: bir yorgan, iki yastık, bir kupa)

- Gelecek kaygılarım yine baş gösterdi. Dönünce napcam ben yea?



* Ne kadar tontiş bir zürafa değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

naber?