yazmak dışavurumdur. iç dünyamızdaki kasırgaları, tufanları, dehlizleri ya da sonsuzlukları anlatma çabasıdır. tam anlamıyla anlatabilen var mıdır bilmiyorum ama varsa bile o ben değilim, bunu çok iyi biliyorum. kendimi anlatmada çok iyi değilimdir çoğu zaman. cümlelerim "aslında öyle demek istemedim"lerle biter genelde. ama yazmak konusunda biraz daha iddialı olduğumu söyleyebilirim. en azından delete tuşu olduğundan daha kısa ve net şekilde anlatabilirim olanları sanırım.
sanal alemde blog savaşlarının yaşandığı şu dönemde, hiçbir şeyden kusur kalmamak gibi bir hayat amacım olduğundan mütevellit ben de bu yarışa dahil olmak istedim. yazdıklarımı kim okur, neden okur, ne zaman okur gibi soruları bir kenara bırakıp sadece yazmak niyetindeyim. ha, eğer "o kadar yazacak neyin var allasen?" diyecek olursanız ona da verecek cevabım yok. basit bir hayatın ve sıradan fikirlerin dışavurumu olacak muhtemelen yazdıklarım. hayatta en çok yaptığım şey olan saçmalama zevkimi tatmin edeceğim sanırım böylece.
lisedeki edebiyat hocam "ilerde seni bir köşede okumak isterim" derdi ve çok sigara içerdi. eğer hala bir izmarite dönüşmediyse ona ithafen olsun bu blog.
cem'in dediği gibi "blog yazmak uzun bir yoldur" ve mao'nun dediği gibi " yol, her zaman beklediğinizden uzun sürer." olur da birileri fark ederse burayı, okursa yazıdıklarımı şimdiden teşekkür eder, sabır dilerim.
sahi o ördeklere ne oldu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
naber?