Pazartesi, Mayıs 30, 2011
naber?
Cumartesi, Mayıs 28, 2011
nasıl delirdim?
Perşembe, Mayıs 26, 2011
çoğunluk
hepimizin az buçuk tanıdığı insanlar mertkan ve ailesi. içinde oldukça kopuk ancak dışarıdan bakıldığında normal bi aile. mertkan her yerde karşılaşabileceğimiz tiplerden. arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan biri belki de. içine kapanık, sürekli üfleyip püfleyen, heyecansız, duygusuz, ailesinin ona sunduğu hayatı koşulsuz kabul edip yaşayan biri. baba da öyle. kendi babasının ona öğrettiğinden ne 1 gram fazla, ne 1 gram eksik. abi desen o da evinden, babasından kurtulmak için evlenmiş ancak bu kez kendi evinde babası gibi olmuş biri. anne ise farkında yaşadıkları kopukluğun. ama yapabileceği bir şey yok. nasıl böyle duygusuz evlatlar yetiştirebildiğini düşünmekten başka. ve bu aile hepimizin iyi bildiği gibi günümüz koşullarında normale yakın bir aile.
film ailenin karakterlerini oldukça iyi işliyor. insan gerçekten varlıklarına inanıyor kendilerinin. ancak "gül" karakteri ise fazla gerzek açıkça söylemek gerekirse. marmara'da sosyoloji okuyup en büyük hayali yakışıklı bir erkekler evlenmek olan kız tipi nedir ya?
nihal koldaş, anne rolüyle siyad 43. türk sineması ödüllerinde en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü almış ama bir ödül de ben vermek istiyorum kendisine. 1. ördeklere ne oldu türk sineması, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü. tebrikler, tebrikler ve tebrikler kendisine.
ayrıca siyad ödüllerinde en iyi film ödülünü de çoğunluk almış. ancak bana kalırsa bir kosmos değil.
Çarşamba, Mayıs 25, 2011
Salı, Mayıs 24, 2011
sultan
öyle güzel öyle şahane filmler var ki birinin adını söylesen öteki darılır. birine yüzünü çevirsen öbürü alınır. düttürü dünya, züğürt ağa, kurbağalar, derman, ah nerede, hababam sınıfı, kadının adı yok, susuz yaz, yılanların öcü, teyzem, dila hatun, canım kardeşim, oh olsun, süt kardeşler, bizim aile, gülen gözler, aile şerefi, açlık, öğretmen, turist ömer, tosun paşa, kibar feyzo, baraj, kapıcılar kralı, selvi boylum al yazmalım, neşeli günler, berdel, yavrularım, sürü, mavi boncuk, şekerpare, asiye nasıl kurtulur, iffet benim en sevdiklerim. ya da ilk etapta aklıma gelenler diyelim. bu sözünü ettiklerim zaten herkesin izledikleridir muhtemelen ama bunlar dışında bugüne kadar pek öne çıkmamış öyle güzel filmler var ki şaşılası bir durum. o nedenle denk geldiğim vakit hangi film olursa olsun oturup bayıla bayıla izliyorum. olmazsa internetten bulup bir şekilde izlemeye çalışıyorum eksik kalmış filmleri. bu nedenle artık sık sık eski türk filmleri konulu postlar okuyacaksınız benden.
hazır konu sultan'dan açılmışken ve bendeniz taze taze seyretmişken ondan başlayalım.
1978 yapımı bir kartal tibet filmi sultan. senaryosu önünde saygıyla eğildiğim yavuz turgul'a ait. türkan şoray, bulut aras, şener şen, adile naşit, erdal özyağcılar, güzin özyağcılar, ilyas salman, ihsan yüce oyuncular arasında. konusunu pek derin anlatmaya gerek dahi duymuyorum. zira bilmeyen yoktur. ancak izlerken benim yine takıldığım nokta aynıydı. dört çocuk anası bir kadın , hayatını tam anlamıyla çocuklarına adamış geçim sıkıntısıyla boğuşurken bir adamın ilgisiyle kadınlığını, kadın olduğunu hatırlıyor. sultan'ın o hafif mahçup genç kız halleri, aynanın karşısına geçip kendini seyretmesi o kadar doğal ki. o kocaman gözleriyle inandırıyor kendine. insanın canı gidiyor derler ya. aynen öyle oluyor bana her seferinde. cahit berkay imzalı müzikler de girince devreye insan iyice kendini filmin içinde buluyor. izlemekten başka bir şey yapamıyor.
ve akılda kalan :
- annneee, gözüme sabun kaçtı yeaa
- iyidir sabun kaçması. göze parlaklık verir.