Salı, Mayıs 17, 2011

korkma

uyuyorsun. rüya bile görüyorsun. yemyeşil bir ovada koşuyorsun o boyutta. bilmem kaçıncı boyutsa işte. rüyan o kadar uzun ki sanki saatlerdir elinde tutuyor seni. her şey bir rüya. farkındasın. kurtulmak istiyorsun ama ne mümkün. namümkün. oysa sadece birkaç saniyedir o ovadasın. farkında değilsin. zaman kavramın yok. çünkü uyuyorsun. henüz çişin gelmedi. susamadın da zaten. vakit var. sadece uyuyorsun. sadece uyu. mfhm.
saat 01:48. tik tak tik tak tik tak. açtın gözlerini. terlisin. yorgunsun. ovada koşmaktan yorulmuşsun. ne yapacaksın? korkuyorsun. karanlıktan, sessizlikten korkuyorsun. perde mi kıpırdadı ne? yok yok. olur mu öyle şey ya. ya olursa? KORKMA, KORKMA, KORKMA.
kalktın yataktan. yorganın altı sıcak ama üstü soğuk. ama şimdi onu düşünecek değilsin. hemen kalkıp dışarı atmalısın kendini. nefes alman gerek. yoksa ölürsün. terliklerin yok yatağının yanında. şimdi onu da düşünemezsin. çünkü sen anne değilsin. oysa anneler her şeyi düşünür. olsun üzülme. geçer. koşuyorsun balkona. parkelerin üzerinde hızlı adımlar atıyorsun. bir an aklına alt kattaki komşun geliyor. şimdi onu düşünmemelisin. çünkü muhtemelen o seni düşünüyor şimdi. senin ne kadar gürültücü, saygısız olduğunu geçiriyor aklından. ama bravo sana. sen ondan birkaç saniye önce düşünmüştün tüm bunları. rahat olabilirsin o yüzden. rahat. çok rahat.
balkon kapısını açtın. uuuuu bebeyim. o serinlik. serinlik, yüzünün her kıvrımına adını yazıyor. kalemi gıdıklıyor gamzelerinin içini. deriiiiiin bir nefes alıyorsun. oksijen yakıyor gırtlağını. aldığın nefes önce ısınıyor içinde. hissediyorsun sahip olduğu yeni sıcaklığı. sonra izin veriyorsun daha derinlere inmesine. ve hacmin doluyor. bitiyorsun. benimsediğin o nefesten ayrılma vakti geldi bebeğim. hadi bırak onu usulca. o artık senin değil. o aslında hiçbir zaman tam anlamıyla senin olmadı. hadi şimdi ver onu bana hayatım. istemeye istemeye bırakmaya başlıyorsun. senin olan tüm nefes karışıyor boşluğa. senden sonra başkalarının içine girecek. ve o başkaları da onu tam benimsediği sırada o onları yine yüzüstü bırakıp gidecek. doğanın kanunu bu kuzum. doğan mı? oda kim? değiştiremezsin kanunları. idrak ettin tüm bunları. yaklaşık 27 saniyede. nöronların her geçen gün daha da tembelleşiyor. farkındasın. ama önemsemiyorsun. şimdilik.
şimdi geri döndün. tekrar evdesin. kapalı kutuda. yarın kötü bir gün olacak. hissediyorsun. ama yarın olabilmesi için önce uyuman gerek. bunu da biliyorsun. o yüzden uyumak istemiyorsun. ve uyumayacaksın. odana girdin. yatağına da. gözlerini kapattın. uyku gelecek. ama sen onu geri püskürteceksin. yarın olmasına izin vermeyeceksin. kötülerin ve kötülüklerin seni bulmasına izin vermeyeceksin. sen çok iyisin. çizgi film kahramanları kadar iyisin. ve zaten iyiler gerçek olamayacak kadar iyidirler. pusuda bekliyorsun. bekle. az kaldı. işte geliyor düşmanın. uykun geliyor. ip gibi uzanıyor uykunun elleri üzerine. o kadar inceler ki nereden geldiklerini göremiyorsun. göremediğin için kendini koruyamıyorsun. en çok göz kapaklarına saldırıyorlar. sen açmaya çalıştıkça onlar kapatmak için uğraşıyor. işin garip yanı yer çekimi de uykunın yanında. senin karşında. sen ona ne kötülük yaptın ki bunu hakedecek. neden senin değil de onun yanında. düşünüyorsun. ama cevap bulamıyorsun tabi. göz kapaklarından sonra beynini de ele geçiriyor uyku. hükmedemiyorsun kendine. başka şeyler düşünmek istiyorsun. hayatta kalmak istiyorsun ama o seni bir başka boyuta çekiyor. KORKMA.
pes ediyorsun. yapacak bir şey yok. teslim oluyorsun. kötüler kazanıyor. ve hayatında ilk defa kötülerin neden kazandığını sorgulamıyorsun. evet, sen de bu duruma alıştın. aynı insanlar gibi. gün ola harman ola diye geçiyor aklından. gittikçe babaannene benziyorsun. KORKMA. yarın belki de o kadar kötü olmaz her şey, ne dersin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

naber?