naber?
farkettim ki kafada 1500 tane şey aynı anda dolaşınca bi vakitten sonra beyin hepsini inkara doğru gidiyor. böyle boş gözlerle duvarları falan izler oluyorsun. sonra halılar, perdeler dikkatini çekiyor. öyle yani. zaten çok zora gelemeyen biri olduğum için böyle hemen daralıveriyorum. bu da bir gerçek. ve de rahat bir insan olduğum için aslında çoğu şeyi problem etmem. "yaparım, hallederim, olur. " diye düşünürüm. ama bu aralar böyle bile yapamıyorum. çok gerginim. bir işe girdim ama yani ben de bittim. yemin ederim bazı geceler uyuyamıyorum düşünmekten. istanbul'a taşınıyorum diyorum. nereye taşınıyorum? ev yok. ev arkadaşım yok. aday bile yok. kampüs desen anasının dininde. hani nerde ev bakacağımı bile şu an tam olarak bilmiyorum. ay düşündükçe bayılazaam!
bu arada 7 eylül benim doğum günümdü. burada belirtmemişim. not düşeyim dedim. sanırım ilk defa farklı bir şehirde doğum günümü kutladım. değişik bir şey. "yaşlandım yea" geyiği yapacak değilim ama bir olgunlaşma da yok değil.
olgunlaşma demişken, etrafımdakilere takılmayı seviyorum. ama sanırım çok gerçekçi oynuyorum ki onlar takıldığımı anlamıyor. sonuç da tabi hüsran oluyor. kızıyorlar, tripler yiyorum. üzülüyorum yemin ederim. kendimden tiksiniyorum o anlarda. ama sevdiğimden takılıyorum. gerçekten iyi niyetliyim.
böyle geç vakitlerde siz de bira.fm'i dinleyin bence. frekansı da 105 olarak seçin. ve şimdi banu benim için söylüyor:
hiç üzülme bu da geçer. bir gün gelir mazi olur. unutulmaz denen dertler unutulur unutulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
naber?