"yıllar geçtikten sonra
çocukluğumda ne kadar büyük yaralar açtığını daha iyi anladığım öğretmen.
şimdi düşünüyorum da bir insan el kadar çocuklara nasıl yapar böyle şeyler. ilkokul hayatım boyunca hep örnek bir öğrenciydim. derslerim süperdi. sessiz, sakin hatta mazlum bir tiptim bile diyebiliriz. bu sebepten mütevellit 4. sınıfta öğretmenimizin yaptığı bir darbeyle sınıf başkanlığına getirilmiştim. her gün tahtaya tarihi, dersi konuyu yazmak, gelmeyenleri belirlemek, nöbetçi sırasını takip etmek gibi kutsal görevlerim vardı. ve tabi en kutsal görev konuşanları tahtaya yazmak, yaramazlık derecelerine göre onları çarpılarla rütbelendirmek. bir sabah yine sınıfa gelmiş tahtaya dersi konuyu yazmış sınıfta sessizliği sağlamaya çalışıyordum. o sırada bir hışımla sınıfa girdi kabusum. belli ki evde bir şeyler olmuştu. ya kocasıyla tartışmıştı ya da gerizekalı ergen kızıyla. sınıfın o kargaşasını görünce gözleri daha da alevlendi ve o gözler aniden bana çarptı. "ne bu sınıfın hali?" dedi. "öğretmenim ben susturmaya çalıştım beni dinlemediler?" dedim. "kimmiş o seni dinlemeyenler?" diye höykürdü bu kez. ve ben kimsenin adını veremedim. sustum. beyaz yakamdan tuttu. kendine doğru çekti. sıkı bi tokat yiyeceğimi anlamıştım. önce bir fake attı. vurur gibi yaptı vurmadı. tabi ben bu fake sırasında kendimi korumaya çalışınca daha da sinirlendi. peşpeşe tokatlar yedim. ve öğretmenim rahatladı. sinirini bana kusmuştu. o iğrenç sırıtışını suratına yapıştırıp masasına oturdu dersine başladı. bense bütün gün ağladım. birkaç ders sonra öğretmenin yanına gidip istifa etmek istediğimi söyledim. bunu duyunca da bağırdı. ben ağlamaya ve sınıf başkanlığına devam ettim.
ben sadece o gün dayak yemiştim ama öğretmenimizin başka fantezileri de yok değildi. sınıfın erkekleri dersten önce okulun yanındaki parkta top oynarlardı. ama derse vaktinde gelirlerdi. ama o kadın o çocukları okula terli geldiler diye döverdi. sınıfça gittiğimiz piknikte arkadaşımızı köpek ısırmıştı. ve o kadın "niye kendini ısırtıyorsun?" deyip o arkadaşımı da dövmüştü.
seni minnetle değil lanetle anıyorum xxxx."
şimdi düşünüyorum da bir insan el kadar çocuklara nasıl yapar böyle şeyler. ilkokul hayatım boyunca hep örnek bir öğrenciydim. derslerim süperdi. sessiz, sakin hatta mazlum bir tiptim bile diyebiliriz. bu sebepten mütevellit 4. sınıfta öğretmenimizin yaptığı bir darbeyle sınıf başkanlığına getirilmiştim. her gün tahtaya tarihi, dersi konuyu yazmak, gelmeyenleri belirlemek, nöbetçi sırasını takip etmek gibi kutsal görevlerim vardı. ve tabi en kutsal görev konuşanları tahtaya yazmak, yaramazlık derecelerine göre onları çarpılarla rütbelendirmek. bir sabah yine sınıfa gelmiş tahtaya dersi konuyu yazmış sınıfta sessizliği sağlamaya çalışıyordum. o sırada bir hışımla sınıfa girdi kabusum. belli ki evde bir şeyler olmuştu. ya kocasıyla tartışmıştı ya da gerizekalı ergen kızıyla. sınıfın o kargaşasını görünce gözleri daha da alevlendi ve o gözler aniden bana çarptı. "ne bu sınıfın hali?" dedi. "öğretmenim ben susturmaya çalıştım beni dinlemediler?" dedim. "kimmiş o seni dinlemeyenler?" diye höykürdü bu kez. ve ben kimsenin adını veremedim. sustum. beyaz yakamdan tuttu. kendine doğru çekti. sıkı bi tokat yiyeceğimi anlamıştım. önce bir fake attı. vurur gibi yaptı vurmadı. tabi ben bu fake sırasında kendimi korumaya çalışınca daha da sinirlendi. peşpeşe tokatlar yedim. ve öğretmenim rahatladı. sinirini bana kusmuştu. o iğrenç sırıtışını suratına yapıştırıp masasına oturdu dersine başladı. bense bütün gün ağladım. birkaç ders sonra öğretmenin yanına gidip istifa etmek istediğimi söyledim. bunu duyunca da bağırdı. ben ağlamaya ve sınıf başkanlığına devam ettim.
ben sadece o gün dayak yemiştim ama öğretmenimizin başka fantezileri de yok değildi. sınıfın erkekleri dersten önce okulun yanındaki parkta top oynarlardı. ama derse vaktinde gelirlerdi. ama o kadın o çocukları okula terli geldiler diye döverdi. sınıfça gittiğimiz piknikte arkadaşımızı köpek ısırmıştı. ve o kadın "niye kendini ısırtıyorsun?" deyip o arkadaşımı da dövmüştü.
seni minnetle değil lanetle anıyorum xxxx."
xxx'lerin yerinde anlayacağınız üzere öğretmenimin ismi yazıyordu. gelen mesajda da entrydeki hakaretleri ve ismi kaldırmam rica ediliyordu. "entrynin ilgili kişilerce okunduğunu ve keşke bu elim vaka olmasaydı dendiğine emin olabilirsin." hadi ya? entrynin tamamını sildim. amacına ulaştı çünkü. bir de mesaja güzel bir cevap yazdım. vicdan rahatlığı temalı. eğer istediğim gibi bir cevap gelirse unutmaya çalışacağım o zamanları. yok gelmezse entry sözlükteki yerini yeniden alacak. "sadece rica ediyorum şu an" demiş bir de. hani yoksa hukuki yollara başvurulacak. peki seni bu çocuklara yaşattığın travmalara karşı hangi yasa koruyacak? şimdilik beklemedeyim. hem cevabı bekliyorum hem de sakinleşmeyi. sonrasını hep birlikte göreceğiz.
iyi geceler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
naber?