Ne yazmam gerek onu da bilmiyorum ya. Her gece ayaktayım, O kadar çok tek başıma vakit geçiriyorum ki aslında her şey blog yazmak için müsait. Ama ben ne zaman açsam şu boş sayfayı hep kilitlenip kalıyorum. Yazmak istiyorum, yazamıyorum. Bazen, en çok konuşmak istediğin anlarda konuşmayı bırak iki kelimeyi bile bir araya getiremezsin ya hani işte öyle bir şey!
İtiraf etmek gerekirse bilinç olarak hayatımı sürdürmeye başladığımdan beri kontrollü bi tip oldum. Düşüncelerim, hareketlerim, hisselerim hepsi kontrolüm altında oldu hep. Sınırlarımın dışına çıkmalarına izin vermedim, veremedim.Ama çok yoruldum. Düşünmekten yorulur mu bi insan? Ben yoruldum. Düşünmemek için ne yapacağımı şaşırdığım, kendimi nerelere vuracağımı bilemediğim o kadar çok gün oldu ki. Ama artık yeni bi'şey öğrendim. Oluruna bırakmak. İşe de yarıyor gibi. En azından günü kurtarıyor. Anlık kararlarla ne istersem onu yapıyorum. Geçmişi veya geleceği sorgulamadan, umursamadan. Çok kolay oluyor. Pişman olsam bile uzun sürmüyor. Çünkü oluruna bırakma işine girdiğimden beri kendime karşı da daha toleranslı olmayı öğrendim sanırım. Eğer dedikleri gibi hayat acaba ihtimalinin verdiği heyecanla, yine mi hissinin verdiği hayal kırıklığı arasında yaşanan gelgitten ibaretse kontrol fazla da bi'şeyi değiştirmeyecekti zaten. Ne kadar böyle sürer, nereye kadar gider bilmiyorum. Duvara toslayana kadar galiba. Olsun. OLSUN.
uzun süre yazmayınca öyle herhangi bir konu ile başlamamalıyım diyor ınsan kendine. Hiç ara vermemiş gibi yapamiyor.
YanıtlaSilherhangi bir konu ile başlamamalıyım derken de hiç başlayamıyor. çok fena.
Sil