21. yüzyılın getirdikleri arasında kaybolduğumuzu söyleyip duruyoruz hep. herkesin dilinde "kaçmak, gitmek, uzaklaşmak". galiba mutluluk tanımını çok oturtamıyoruz kafamızda. kimine göre gezmek, tozmak, eğlenmek, kimine göre yeni bir çift ayakkabı, kimine göre film izleyip kitap okumak. ama hep yalnızlık istediğimiz. sonsuz özgürlük. sessizlik. en azından çoğu zaman durum bu. etrafımızdaki insanları çok kolay bir köşeye atabiliyoruz bu konuda. amaç mutluluğu bulmak değil mi? her yol mübah.
aslında mutluluğu mutluluk yapan onu gören iki göz değil, dört göz. onu anlatan bir dile karşılık dinleyen bir çift kulak. anlatılamayan mutluluk, sadece bizim olan mutluluk nereye kadar yeter ki? ya da yeter mi?
sanırım Christopher McCandless'ın dediği doğru.
"happiness is only real when shared"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
naber?