kafam düşünmekten kocaman oldu. zaten kararsızlık benim karakterimken insanların bir şeyler anlatarak zihnimi daha da bulandırması beni bitiriyor. hani şu ales'de kesin kararlıydım ya. aslında o kadar da kararlı değilmişim. son iki gündür muhattap olduğum herkes "ne varsa devlette var" diyerek adeta beni kpss'nin dikenli yollarına itmeye çalışıyor. ve ben de gayet etkileniyorum her söylenenden. kafamda on yüz bin baloncuk. başedemiyorum. tam ales kitabını elime alıyorum "ya şimdi kpss'ye girersem bi de tarih coğrafya lazım yea" diyip düşünmeye başlıyorum derken kitabı bırakıyorum. bi bakmışım film izlemeye başlamışım felan. bu arada çok da güzel filmler izlemeye devam ediyorum. yehhu! hayat var'ı izledim reha erdem'den misal. pek de beğendim.
yarın tekrar staja başlıyorum bu arada. işin yoksa bir ay sürün oralarda. ki zaten benim işim yok. sürüneceğim. kitap okumamakta ki ısrarlarım devam ederken bu iş biraz iyi gelecek. okurum bol bol artık.
bir de bugün büyük amcanın dağ evine gittik. yaşlı karı koca eğleniyorlar bütün gün dağda bayırda. toz, toprak, ot, çöp sevmeyen bünyeme tabi ki hiç de cazip gelmedi ortam ama bizimkiler ölüyorlar oraya. insanların yaşlandıkça yaz tatillerini deniz kenarlarında değil dağ yamaçlarında geçirmeye başlıyorlar nedense. garip. tıpkı insanların büyüdükçe biber dolmasını kabuklarıyla yemeye başlaması gibi. ya da tam onun gibi olmayabilir.
bu da yusuf güdük konuyla ilgisi yok ama severim kendisini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
naber?