Pazar, Şubat 13, 2011

yine mi pazar? yine mi pazar?


pazar günleri insanların nasıl bu kadar enerji dolu olduklarını anlayamıyorum. daha cuma'dan bugün için planlar yapılmaya başlıyor . oraya mı gitsek? buraya mı? nerde kahvaltı etsek? hangi sanat aktivitesine katılsak? "pazar sabahı erken kalkan enerjik baba"yı dahi solluyor en düz adamlar. hatta ileri gidip pazar sabahı 6'da kalkıp yürüyüşe, koşmaya gidenler var. neden? "ben her pazar koşarım. çok sağlıklıyım bebeyim!" diyebilmek için. eğer pazar sabahı yapacağım 1 saatlik koşu ömrümü uzatıcaksa ya da ne bileyim daha sağlıklı olmamı sağlayacaksa bile eksik olsun. öyle sağlıklı olacağıma mezarımda huzur içinde yatayım allahım.

ben pazar sabahı yataktan çıkmıyorum, çıkamıyorum. paçalarımdan sürükleyerek uyandırmaya çalışıyorlar beni. kendime gelene kadar zaten saat 1-2 oluyor. derken diyorum " aaaa, gün bitmiş, bu saatten sonra kılımı kıpırdatmam, hiç bir yere çıkmam". sonra akşam oluyor. pazar akşamı ne yapılır? buldum. banyo! sırf pazar akşamlarımı doldurmak için bu eski kızılderili alışkanlığını hala sürdürürüm. ve her pazar banyosundan sonra keşke bizimkiler olsa da izlesek diye geçiririm aklımdan. sonra kitap okur, film seyreder ya da ağır ağır oje sürer, bol bol süt içerim. zaten tüm bunları yapınca çok yorulur, yine yatağıma yatarım.

tabi belki çalışan bir insan için durum böyle olmayabilir. eğer derse ki "haftanın altı günü evden işe, işten eve yaşıyorum. sadece bir gün tatilim var. onda sosyalliğin dibine vurmak istiyorum ", hak verebilirim belki. gerçi ben o insanın yerinde olsam bu kez hiç çıkmam yataktan. "bütün hafta it gibi çalıştım, bir günde malak gibi yatayım" derim muhtemelen. belki de tüm bunlar kaplumbağa gibi bir insan olmamdan kaynaklanıyordur. neyse.

son olarak sözüm size pazar insanları. benden uzak durun. yeter bu enerjiniz. yeter bu dünyayı kurtarma hevesiniz. bırakın bütün gün yatayım, bırakın mütamadiyen semireyim. kaplumbağayım. tembel insanım. laubalilikten hoşlanmam. ciddiyeti severim. disipline hayranım.

bıh!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

naber?